MEZHEP İMAMLARI KESİN OLANI BİLMİYORDU

Ayetlerin bir çoğu yoruma açıktır. Hadis-i şerifler ise bazen Kur’an ile ba­zen diğer hadislerle bazen de kendi içinde çelişkili gözükür. Bu gibi yerlerde yorum yapmak ve sağlıklı sonuçlara varmak derin bilgi gerektirir. Bu konular görüş ayrılığına ve mezheplerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
Mezhep imamları kendi yorumlarının dini metinlere karıştırılmaması için gerekeni yapmışlardır. Ebû Yusuf ve Hasan bin Ziyad Ebû Hanifenin şu sözünü nakletmişlerdir. “Bizim bu ilmimiz bir görüştür. O, gücümüze göre vardigimiz en güzel görüş­tür. Kim bundan güzelini getirirse kabul ederiz.”

Ma’n bin İsa el-Kazzaz demiştir ki, İmam Malik’ten şunu işittim; “Ben sa­dece bir insanım, hata yaptığım da olur doğruyu bulduğum da. Görüşüm üzerinde düşünün, kitap ve sünnete uygun olanını alın, kitap ve sünnete uygun olmayanını bırakın.”(I’lam 1-75)

İmam Malik sık sık şöyle söylerdi: “Bizimkisi bir zandan ibarettir. Kesin bir kanaate varamayız.”(I’lam 1-76)

Ahmed bin Hanbel’den şu söz rivayet edilmiştir: “Şafiî’nin görüşü, Malik’in görüşü, Ebu Hanife’nin görüşü, bunlarin hepsi bana göre bir görüştür ve benim yanimda ayni degerdedir. Delil sadece nakiller (Kitap, Sünnet ve Icma) dir.” (I’lam, 1-79)

Onların bu açık ve net ifadelerine rağmen onlardan sonra gelenler, onlara ait görüş ve fetvaları Kitap ve Sünnetin yerine koymuşlardır.