ŞİİLERİN SÜNNİLERDEN TEPKİ ÇEKEN YORUM VE YAZILARI

KURAN'IN EKSİK VE DEĞİŞTİRİLMİŞ OLDUĞU İDDİALARI:
* Şeyh Seyyid Adnan Behrani kendisinin “Meşarik” adli kitabinin 127. sayfasında şöyle diyor:
“özet olarak diyoruz ki,Ehli beyt (a) yolu ile gelen, eğer mütevatir sayılmasa da, çok sayda olan haberlere göre elimizdeki bu Kuran Muhammede (s) nazil olmuş Kuranin tamamı değildir,
aksine burda Allah'ın indirdiğine mühalif olan ve tahrif edilmiş, değiştirilmiş şeyler vardır ve ordan birçok şeyler de çıkarılmıştır. Mesela, Ali'nin (a) adı bir çok yerden çıkarılmıştır ve Muhammedin ailesi sözü çıkarılmıştır ve öylece de münafıkların adları ve bundan başka şeyler de çıkarılmıştır. Ali ibn İbrahimin tefsiridinde deyildiği gibi bu Kuran hem de Allahın ve Onun Elçisinin razı olduğu şekilde tertip edilmemiştir.Allahın indirdiğine mühalif olan ayet bu sözdür:
 “Siz insanlar için ortaya çıkarılmış en iyi ümmetsiniz (onlara) iyi işler görmeği emr ediyor, kötü amelleri yasak ediyor ve Allaha inaniyorsunuz.” Ali imran:110
Ebu Abdullah bu ayeti okuyana dedi: “hayırlı ümmet müminlerin emirini ve el-Hüseyn bin Alini öldürüyor.” Ona sordular: “Ey Allah Elçisinin evladi, nasil nazil olmuştur?”Dedi:
 “İnsanlar için çıkarılmış hayırlı imamlarsınız” şeklinde nazil olmuştur. Meğer görmüyor musunuz ki, Allah: “iyilikleri emr edip kötülüklerden çekindiriyor ve Allaha da inaniyorsunuz” diyerek onları meth ediyor?!”


* Siz insanlar için meydana çıkarılan en hayırlı ümmetsiniz; insanlara iyiliği emredersiniz, kötülükte bulunmamalarını söylersiniz ve Allah'a inanırsınız. Kitap ehli de inansaydı hayırlı olurdu kendilerine. Onlardan inananlar da var, fakat çoğu dinden çıkmıştır.Ali İmran:110
ayetinde ki " ümmet" kelimesinin orjınali "imamlarsınız" şeklindedir.
İddianın kaynağı:



* Şeyh Muhammed Bagir el İsfahani (Vahid el Behbahani ) “Fevad el Hariye” isimli kitabinin 286. sayfasinda şöyle diyor :
“Kuran ı Kerim’de delil ve huccet olmaya mani olabilecek herhangi bir değişiklik olmadı. Sahabeler bu konuda ittifak etmişlerdir. Fakat sahabeler değişiklik olup olmadığında ihtilaf etmişlerdir. Nakillerin çokluğuna bakarsak değişikliğin olması olasılığı yüksektir


* Muhaddis Nimetullah “Envarül Numaniye” isimli kitabinin 1. ciltinin 97-ci sayfasinda diyor:
“Birçok uydurma hadislere göre şaşırmayın.Çünki(Sahabiler) Peygamberden(S.a.s) sonra dinde birçok değişiklikler ve dönüşümler yaptilar.Ve bunlardan en büyüğü Kurani değiştirmeleri ve onun içindeki sözleri tahrif etmeleridir.Ve onlar ordan “Nurul Kuran”da izah edileceği gibi Ali-Rasülden,Temiz imamlardan övgüyle bahseden ve münafıkların suçlarını ve onların amellerini açıklayan ayetleri çıkarmışlardır



* Şeyh Nimetullah Cezairi “Nurul Envar fi şerhil Sahifa es-Seccadiye” isimli kitabinin 43. sayfasinda şöyle diyor:
“Bize tevaturen inkar edemeyeceğimiz bir şekilde (Kuranda) tahrif ve eksiklilker olduğu bildirildi. Fakat en garip şey de islamin emini ve sadıkı ET TABERSI ve ET MURTAZA bazı kitaplarında nasıl olur da kuranda tahrif ve eksiklik olduğunu inkar ettiler. Ve o kadar çok reddiyeler olmasına rağmen Allah ın indirdiğini bu kitaptaki zannettiler”




* Ayetullah Humeyni, "El-Kur'an - Bab Marifetullah"adı ile yazdıgı kitapta, Kur'an-ı Kerim'de diğer İlahi Kitaplar gibi tahrif edildiğini iddia eder!
Sari renk ile isaretlenmis bolumun tercumesi soyledir:
"... . bu da bütün İlahi Kitaplar, Kur'an-i Şerif ve bütün Serif Ayetleri de dahil olmak üzere, tahrif edildiklerinin bir göstergesidir, daha sonra zaman içerisinde bir çok tahrif eylemlerinden geçerek insanların eline sunulmuştur,... ..."




ŞİİLERİN ALİ KURANI İDDİASI:



* "Muhakkak ki Allah, Hazreti Âdem'i, Hazreti Nuh'u, Hazreti İbrâhîm'in ailesini ve İmran ailesini, âlemlerin üstüne seçti."Ali imran:33 ayeti değiştirilmiştir.Orjınali şöyledir:




KURANLA İLGİLİ ŞİA (CAFERİ ,  İSNA AŞERİYYE ) DİĞER İDDİALAR:

Kuranın yarısının ehlibeyt ile ilgili olması:
İmam Muhammed Bakır (a.s)’den nakledilen sahih senetli bir hadiste İmam şöyle buyuruyor:
“Kur’an dört kısım olarak nazil olmuştur: Dörtte biri bizim hakkımızdadır. Dörtte biri bizim düşmanlarımız hakkındadır. Dörtte biri de sünnetler ve örneklerdir ve dörtte biri de farizalar ve hükümlerle ilgilidir.” (El-Kafi: 2/628)



Fecr suresinin Hz.Hüseyin ile ilişkilendirilmesi:
Fecr suresi Hz. Hüseyin hakkında nazil olduğu Ehl-i beyt mektebinin muteber kaynaklarında mevcuttur.Sevab’ul A’mal kitabında yer aldığına göre İmam Cafer Sadık (a.s)şöyle buyurmuştur: “Fecr Suresini farz ve nafile namazlarınızda okuyun; çünkü bu sure Hz. Hüseyin’in suresidir. Kim bu sureyi okursa Cennette Hüseyin’le birlikte onun derecesinde olur. (Bk. Nur’us-Sakaleyn Tefsiri.)



Gerçek Kur’an-ı Kerim’de 17.000 ayet vardır! (el Şafi, Cilt 2, Sayfa 616)
İddiaya şiilerin Cevabı: “Hişam b. Salim rivayet eder: imam Cafer Sadık ( a.s) dedi ki: "Cebrail’in Muhammed’e (s.a.a) indirdiği Kuran on yedi bin ayettir" Bu hadisin aslı Süleym bin Kays Hilali’nin yazdığı kitaptan alıntıdır. Kitabın aslında 7 bin geçmektedir. Kaynak olan kitapta 7 bin, ancak alıntı yapılan kitapta ise 17 bin bulunmaktadır. burada net olarak görülen şudur ki hadisi yazan ravinin alıntı yaptığı sırada yanlışlık yaptığı ve bir kelimesini yedi kelimesinin yanına koyduğudur.


 

VELAYETİ REDDEDEN  PEYGAMBERLER İLE İLGİLİ HADİSLER:

* İbni Maruf Sadandan,O Sabbah El Mazeniden,O Haraza bin Hasirattan,O Habbet el Arniden dedi ki:”Emirul Müminin(a.s) dedi:”Şüphesiz ki,Allah göklerde ve yerde olanlara bizim Velayetimizi teklifetdi.Bunu Kabuledenler ve reddedenler oldu.Ve Yunus(a.s) bunu reddetdi ve Allah, o kabuledinceye kadar onu balinanın karninda hapsetti” (Biharul Envar” (cilt 14/ sayfa 391))



* “Ve Adem(a.s) Onlara(Ehlibeyte) kıskançlik dolu bakışlarla bakti ve onlarin makaminda olmayı arzuladi.Bu nedenle Şeytan onu kontrol etmeye ve yasak olan ağaçtan yemeğe yöneltti.O ,Hevvanida kontrol etti veO(Hevva) Ademin yediği ağaçtan yedi çünki O(Hevva) Fatimaya kıskanclik dolu gözlerle bakmışti.Bu Sebeden Allah onlari Cennetten çikardi ve Yeryüzüne yerleştirdi” (“Biharul Envar” (26/273), “Uyun Ekberul riza” (170) ve “Enverul Vilayet”)



İMAMET İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELER:

İlahi imamet makamı, toplumun önderliği ve ümmetin liderliği nübüvvet ve risalet makamından daha üstündür. Zira Kur’an’ın da tanıklık ettiği üzere İbrahim nübüvvet ve risalet makamına nail olmakla birlikte imamet makamına nail olmak için çok zor ve dayanılmaz imtihanlardan başarıyla çıkması gerekiyordu. Bu konunun felsefesi de çok açıktır. Zira ilahi imamet makamı vahyi algılama ve risaleti tebliğ görevinin yanı sıra toplumu yönetme, toplumun önderliği, insanları kemal ve saadete ulaştırma yolunda idare etme gibi çok önemli görevleri de içermektedir. Şüphesiz böyle bir makam da çok hassastır ve özel bir azamete sahiptir. Bu makamı elde etmek sürekli ve dayanılmaz ithamlardan başarıyla çıkmadıktan sonra mümkün değildir. ( Seyyid Rıza Hüseyni Neseb/ABNA24.COM )









MUTA İLE İLGİLİ HADİSLER:

* Aşağıdaki resim Şeyh Kaşani'nin “Minhac Es Sadikin” isimli kitabinin 492-493. sayfalaridir .Bu sayfa içeriğinden:

(birinci paragrafta)
“Nebi(Sallalahu aleyhi ve sellem) dedi ki:”kim
bir kere muta yaparsa (vücudunun) 3/1-ni cehennem ateşinden korumuştur.Kim iki defa Muta yaparsa 3/2-sini Cehennemden korumustur.Kim 3 defa muta yaparsa cehennemden kurtulmuştur”


(üçüncü paragrafta)
“Nebi(sallalahu aleyhi ve sellem) dedi ki:”Kim bir defa Muta yaparsa onun derecesi Hüseyin(a.s) derecesi gibi olur.Kim iki defa muta yaparsa onun derecesi Hasan(a.s) derecesi gibi olur .Kim üç defa muta yaparsa onun derecesi Ali(a.s) derecesi gibi olur.Kim 4 defa muta yaparsa onun derecesi benim derecem gibi olur”



*Aşağıdakiler Şeyh Hürr El Amilinin kaleme aldiği “Vesailus Şia” kitabindan alıntıdır:

[ 26407 ]  Ahmed Bin Ishak Sadan Bin Muslimden O Übeyd Bin Zürareden O da babasindan O da Ebu Abdullahtan(İmam Hüseynden(a.s)) o dedi ki:”Ben ona Mutadan (kadinindan) bahsettim ve sordum ki,o da 4-ten(dört kadindan) birimidir.O cevap verdi ki:”Onlardan bin tanesiyle evlenebilirsin,çunki onlar kiralik kadinlardir”

*[ 26409 ]Ahmed El Hüseyin bin Saidden o Muhammed bin Halit o El Kasim Bin Urveden O Abdulhamitten o Muhammed bin Muslimden o da Ebu Caferden(a.s) muta hakkinda dedi ki:”O(muta kadini) 4ten ( 4kadindan) biri değildir.Çünki ne boşaniyor ne de miras aliyor.O sadece kiralik bir kadindir”

*[ 26419 ]
El Ayyaşi kendi tefsirinde Abdus Selam Ebu Abdullahtan(a.s) dedi ki:Ben ona dedim.Mutanin kabulu hakkinda ne diyorsun?(o dedi ki)Allahin dediğini,sizden biriniz muta adli süreli nikah yaparsa onun ücretini ödesin.Bende dedim ki,sana feda olayim bu 4 ten birimidir?O dedi ki,o 4-ten biri değildir sadece kiralik kadindir

*[ 26411 ]  Ali bin Ibrahim Babasi Ibni Ebi Umeyrden o Ömer bin Udeyneden o da Ebu Abdullahtan(a.s):”Ben Ona(Imam Hüseyne) muta nikahinda kaçina izin veriliyor diye sordum.O dedi ki,Onlarin statusü kole kadinlarinki gibidir(yani istediğin kadarini al)

*[ 26417 ] Muhammed bin Ali Bin Huseyin El Fudayl bin Yasar isnadiyla nakletdi ki,Ebu Abdullaha(a.s) muta hakkinda sordum.o dedi ki ,Onlar sizin köle kadinlarinizdir.



* Hürr Amilinin “Kudsi Hadisler” isimli kitabinin 246. sayfasinda bulunan 280- numarali hadis.Buhadis şöyledir:

“Ebu Caferden(a.s) rivayet olundu ki:Hazrerti Rasuli Ekrem(s.a.s) buyurdu:Mirac gecesi asimanlarda(semalarda) haraket eden zaman Cebrail(a.s) benim yanima gelip dedi:Ya Muhammed! Allah sana selam gönderip buyuruyor:Ben senin ümmetinden muta etmiş kadinlari affetdim”




* Tusi'nin “Tehzib El Ahkam” isimli kitabinin 259. sayfası:
31-Muhammed Bin Sinan İmam Rizadan(a.s) yahudiler ve hristyanlarla evlenmek(muta nikahi) hakkinda sordu.O dedi ki,bunda hiç bir sakinca yoktur.

32-Mansur es Sikl Ebu Abdullahtan(İmam Hüseynden(a.s)):”Mecusilerle muta yapmakta bir saknca yoktur”




* El Kuleynin “Furuh minel Kafi” isimli kitabinin 5. ciltinin 462. sayfasi:

“Aban bin Tağlib Ebu Abdullaha(İmam Hüseyne(a.s)) dedi ki,yol üzerinde gördüğün güzel bir kadinla fahişe veya evli olup olmadiğini bilmeden (muta için) ilgilenmek olur mu.O(İmam Hüseyin) dedi ki,bu senin bilmen gereken birşey değil.sen onun dediklerine inanmak zorundasin.
Kocasi olup olmadiğindan emin olmadiğin kadinla evlenmek büyük bir anlaşma değil.Sadece onun dediklerine inan hatta yol üzerinde görsen bile”



SAHABE İLE İLGİLİ HADİS VE RİVAYETLER:


*  Biharu'l Envar dan alınmış bu metinde cehennemin 7 kapısından Ebu Bekir, Ömer, Aişe..... gibi ashabın gireceğini yazmaktadır.




* Biharu'l Envar dan: Ali bin Hüseyin (as)'ın yanında idim. Ona "Şüphesiz ki sen benim katımda haksın. Bana Ebubekir ve Ömer adlı iki şahıs hakkında haber verir misin dediğimde Ali'nin oğlu Hüseyin (as): "İkisi de kafirdir. Bu ikisini seven de kafirdir"



* Biharul Envar'dan : bu metinde Ebu Bekir ve Ömer'in kafir olduklarına dair bab denmiş bu hususta deliler getirilmiştir.



Abna:24 sitesinden:
Hz. Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah Teala, Nuh kavmini helak etmeyi irade ettiği zaman Nuh’a büyük bir gemi yapmasını emretti. Cebrail’de geminin yapımı için çivilerle ona yardıma geldi. Çivi yığınlarının içinde özel bir parlaklığı olan beş çivinin özel bir yeri vardı. Onların her birinin üzerine mukaddes adlar olan Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin adları işlenmişti.
Hz. Nuh onlardan hangisini kaldırsa gece karanlığında yıldız gibi parlıyordu. Beşinci çiviyi kaldırdığında çivi parlamasıyla birlikte göz yaşı akmaya başladı. Nuh (a.s) Cebrail’e “Bu çivi ve göz yaşı nedir?” diye sordu. Hz. Cebrail (a.s) “Bu Hüseyin bin Ali’nin çivisidir.” Dedi. Hz. Nuh, o çivilerin her birini geminin bir tarafına çaktı.
Hz. Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivilerle çakılmış gemiye bindirdik. (Kamer Suresi, 13. Ayet)”
Ayette geçen “elvah”tan kasıt geminin tahtalarıdır, “duser”den kasıt ise biziz. Eğer biz olmasaydık gemi hareket etmezdi.”( Biharu’l Envar, c. 26, s. 322 hadis: 14 ve Amanu’l Ahtar, s. 107 ve 108.)

Not: Abna:24 sitesinin ve bazı şia sitelerinin bu hadise delil olarak sundukları 1951 tarihli Cudi dağı Kaf vadisi araştırmaları sonucu bulunan tahta parçası ve üzerinde  "sami dil" ile yazılı olan yazılar aşağıda gösterilmiştir.Bu eserin ve delilin nerede olduğuna dair iki bilgi var.1. Hz. Nuh’un duasını ihtiva eden bu yazıt şu anda “Roma”da Vatikan’ın Müzesinde bulunmaktadır. 2.Levha, Moskova'nın eski eserler müzesindedir.


Hz. Nuh’un tevessül ettiği 5 kişi (aleyhimu’s selam) ve bu beş kişinin adları gemiye işlenmiş bir şekilde şu şekildedir:
“Ey benim Allah’ım!
Ey benim yardımcım!
Merhamet ve kereminle bana yardım et.
Mukaddes zatlar olan Muhammed, İlya (Ali), Şeber, (Hasan), Şubeyr (Hüseyin) ve Fatıma’nın hatırına.
Bu beş kişi, herkesten daha azametli ve ihtiramı farz olan kişilerdir.
Onların hepsi büyük ve değerlidir.
Dünya onların yüzü suyu hürmetine kurulmuştur.
Onların adlarının hürmetine bana yardım et.
Sadece sen beni doğru yola iletebilirsin.”













El-Kafi 'den:  Ebu Bekir ve Ömer'in tevbe etmeden önce öldükleri, kafirler oldukları, ayrıca Allah'ın ve Meleklerin lanetlerinin üzerlerine olsun diye yazılıdır.






Bakara Sûresi, 124. Ayet-i:
Ayette imamet makamının da tıpkı risalet makamı gibi insanların seçmesi esasına dayanmadığı, bu makamın Allah’ın elinde olduğu, Allah’ın bu makamı dilediğine verdiği ve hayatları boyunca bir an olsun (puta taparak) kendisi ve (zulmederek) diğerleri hakkında haksızlık edenlerin asla imamet makamına nail olamayacağı açıkça belirtilmiştir. (Zehra Nuru com sitesinden alıntı)(Ali haricindeki halifeler kasdediliyor) 




İfk hadisesinde Hz Ömer ve Ebubekir'i suçlayıcı ifadeler ve ayetlerin Mariya hakkında nazil olduğu iddiası:

İmam Rıza'dan (a.s) şöyle nakledilmiştir:" İmam Rıza(a.s); huzurunda bulunan Şialarına şöyle dedi: Mariya hakkında söylenen iftirayı ve Resulullah'ın(s.a.a) oğlu İbrahim'in doğumunda onun hakkında iddia edilen şeyi biliyor musunuz? Şialar: Ey efendimiz siz daha iyi bilirsiniz, bize de bildirin.” Dediler. İmam Rıza (a.s)şöyle buyurdu: Mukavkıs[16] Mariya'yı ceddim Resulullah’a (s.a.a) hediye etti. Resulullah (s.a.a) Mariya'yı kendisi için ayırdı. Mariya'yla birlikte memsuh (erkek ve kadın cinsi organı olmayan) bir köle de vardı. O köleye Cureyh denirdi. Her ikisi iyi birer Müslüman olup iman getirdiler. Sonra Mariya Resulullah'ın (s.a.a) kalbinde yer edindi. Peygamber'in (s.a.a) bazı eşleri Mariya'yı kıskanmaya başladı. Ayşe ve Hafza babalarının yanına gelerek; Resulullah'ın (s.a.a) Mariya'ya gösterdiği ilgi ve fedakârlıktan şikâyet ettiler. Nefisleri onları aldatarak; Mariya'nın İbrahim'e Cureyh'ten hamile kaldığı fikrini verdi. Cureyh'in hizmetçi olduğunu sanmıyorlardı. İkisinin babaları (Ebubekir ve Ömer) Resulullah'ın (s.a.a) yanına gelip; karşısında oturdular. Sonra şöyle dediler: Ya Resulullah (s.a.); sizin hakkınızda belli olan bir hıyaneti saklamak bize caiz değildir. Resulullah (s.a.a) dedi: Siz ikiniz ne diyorsunuz?

Şöyle dediler: Ya Resulullah (s.a.a) Cureyh ve Mariya büyük bir günah işlediler. Mariya'nın hamileliği Cureyh'ten dir; senden değil. Resulullah'ın (s.a.s) yüzünde sinirlilik alameti belirdi, rengi değişti. O ikisinin dediğinden dolayı Resulullah'ta (s.a.a) durgunluk oluştu. Sonra dedi: Vay olsun ikinize; ne söylüyorsunuz? İkisi dedi ki: Ya Resulullah (s.a.a) biz Cureyh'i Mariya'nın yanında gördük. Şakalaşıp, oynaşıyorlardı. Mariya'dan erkeklerin kadınlardan istediğini istiyordu. Cureyh'in peşine birisini gönder. Onu bu halde bulacaksın. Onun için Allah'ın hükmünü uygula. Peygamber (s.a.a) Hz. Ali'ye (a.s) yöneldi ve şöyle dedi: Ey Hasan'ın babası zülfikarıda alıp kalk; Ey kardeşim, Mariya'nın bahçesine git. Eğer onları bu ikisinin dediği gibi bulursan; öldür. Sonra Hz. Ali (a.s) kalktı ve kılıcını elbisesinin altından boynuna astı. Resulullah'ın (s.a.a) huzurundan ayrılırken; ona yönelerek şöyle dedi: Ya Resulullah (s.a.a) bana emrettiğinizi kesin neticesine ulaştırayım mı, yoksa hazır olan hazır olmayandan farklı şeyler görebilir mi? Peygamber (s.a.a) O'na (a.s) dedi ki: Sana feda olayım ey Ali (a.s); elbette hazır olan olmayanın görmediğini görür. Hz. Ali (a.s) kılıcını eline alıp yola düştü. Mariya'nın bahçesinden yukarı çıktı. Mariya bahçenin ortasında oturmuştu. Cureyh de onun karşısında edepli bir şekilde davranıyor ve şöyle diyordu: Resulullah'ın büyüklüğünü, üstünlüğünü ve kerametini anlat. Buna benzer sözler konuşuyorlardı. Bu sırada Cureyh Hz. Ali'nin (a.s) eli kılıçlı orda olduğunu görerek korkup kaçtı. Cureyh bahçedeki bir hurma ağacına tırmandı. Hz. Ali (a.s) bahçenin içine indi. Hz. Ali Cureyh’in çıktığı ağacın altındayken Rüzgâr Cureyh'in elbisesini yukarı kaldırıp; onun cinsi erkeklik organı olmadığını ortaya çıkardı. Hz. Ali (a.s) dedi: Ağaçtan aşağı in ey Cureyh! Cureyh şöyle dedi: Ya Emir-el Müminin (a.s) canım güvende mi? Hz. Ali (a.s) dedi ki: Canın güvendedir. Cureyh ağaçtan aşağı indi. Hz. Ali (a.s) onun elini tutup; Resulullah'ın (s.a.a)yanına getirdi. Onu Resulullah'ın (s.a.a) karşısında durdurarak şöyle dedi: Ey Resulullah (s.a.a) Cureyh memsuh (cinsi organı olmayan) bir hizmetçidir. Resulullah (s.a.a) yüzünü duvara doğru çevirdi ve sonra şöyle buyurdu: Ey Cureyh o ikisinin (Ebubekir ve Ömer) Allah ve Resulüne (s.a.a) karşı olan; yalan, ayıp ve küstahlıklarının ortaya çıkması için; elbiselerini çıkar ve soyun. Cureyh elbisesini çıkardı. Cinsi organı olmayan bir hizmetçi olduğu ortaya çıktı. Ebubekir ve Ömer kendilerini Resulullah'ın (s.a.a) önünde yere atarak: Ya Resulullah (s.a.a) biz tövbe ediyoruz; bizim için bağışlanma dileyin; dediler. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: Sizde bu küstahlık oldukça; Allah tövbenizi kabul etmez. Sizin için bağışlanma dilemem size bir fayda sağlamaz. Sonra Allah o ikisinin (Ebubekir ve Ömer) hakkında Nur Suresinin 23. ve 24. ayetlerini nazil etti: "O namuslu, bir şeyden habersiz, inanmış kadınlara zina iftira edenler, dünyada da ahirette de lanetlenmişlerdir.  Onlar için büyük bir azap vardır. O gün dilleri, elleri ve ayakları yaptıklarına şahitlik edecektir."[El-Burhan Tefsiri C: 3, S: 127-128 ve Kummi Tefsiri C:2 S: 99 ve Sahih-i Müslim C:17-18, S:123, 59.hadis ve El-Mustedrek ala Es-Sahiheyn C:4, S:39 ve Bihar ul-Envar C:22, S:153-155]
El-Burhan Tefsiri'nin yazarı ifk ayetinin altında beş tane rivayet nakletmiştir. Yukarıda tercüme ettiğimiz rivayet en uzun ve kapsamlı olanıdır. Yukarıda tercüme ettiğimiz rivayete ve diğer dört rivayete dikkat edilirse; hiçbirisinden sonra ifk ayetlerinin nazil olduğu görülmemektedir. Yalnızca El-Burhan Tefsiri'nin yazarı bu rivayetleri ifk ayetinin altında nakletmiştir. Hâlbuki Ayşe hakkında nakledilen rivayetlerin hemen ardından; ifk ayetlerinin o konuyla ilgili nazil olduğu göze çarpmaktadır. Herhangi bir rivayeti herhangi bir ayet altında nakletmek, ayet ve rivayetin birbiriyle irtibatlı olduğunu göstermez. Bununla birlikte; rivayette bu olayla ilgi olarak Nur Suresi'nin 23. ve 24. ayetlerinin nazil olduğu zikredilmiştir. 'El-Burhan Tefsiri' yazarının Mariya hakkındaki hadisi; Nur Suresi'nin 23. ve 24. ayetlerine nüzul sebebi olarak almaması şaşılacak bir noktadır! Allame Askerî Mariya hakkında ki rivayeti naklettikten sonra; ifk ayetlerinin bu konu hakkında nazil olduğunu yazmıştır. Hâlbuki rivayetlerde ifk ayetlerinin bu olayın ardından nazil olduğuna dair hiçbir delil yoktur. (Abna:24 sitesinden alıntıdır)
Not:Çoğunluk Şia görüşü bu yönde olsa da farklı görüşler de vardır.


Bir kaç sahabi dışında herkes mürted mi oldu?
“Ebu Zer, Selman ve Mikdat dışında tüm insanlar mürtet oldu.”Biharu’l Envar, c. 22, s. 353
Başka bir rivayette imam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah’tan sonra üç veya yedi kişi dışında herkes mürtet oldu.” Abna:24
Şia' nın cevabı:
Genellikle bizim kitaplardan naklettikleri hadislerin senedi hakkında Şia alimlerinin itirazları vardır. Şia alimlerine göre bu rivayetler genellikle senet yönünden zayıftır. Böyle olunca da tahassüsen konu kapanmış olur. Yani bu kişiler bizim amel etmediğimiz ve muteber bilmediğimiz bazı rivayetleri bilerek ortaya çıkarmakta ve bize karşı kullanmaktadırlar. Buda ne ahlaken ve ne de dinen doğru bir şeydir.






ŞİİLERİN ABARTILI HZ.ALİ SEVGİSİ:
Ali izin vermeden kimse sırat köprüsünden geçemez.Zehairul Ukba,sayfa,71( 1260 yılı)
Konu Videosu:


“Ben ve Ali’den başka mescitte cünüp olmak kimseye layık değildir.” (Peşaver Geceleri kitabı/ Abna 24 sitesinden)





ŞİİLERİN HZ ÖMER'DEN NEFRETİNİN NEDENİ:



ŞİİLERİN HZ.EBUBEKİR'DEN NEFRETİNİN NEDENİ:

ŞİA'NIN HZ OSMAN HAKKINDAKİ GÖRÜŞÜ:




SAHABEYİ (EBUBEKİR, ÖMER, OSMAN )LANETLEYEN ŞİİLER :
Cumartesi günü 13.12.2014 Hazret-i Hüseyin’in şehit edilmesinin 40. günüydü.
Son yıllarda adına Erbain denilen bu ayine Şia din adamları Hac farizası gibi bir boyut kazandırdılar. Şia din adamlarına göre Erbain gününde Hazret-i Hüseyin’in türbesini yaya olarak ziyaret edenlerin tüm günahları Allah katında affediliyor ve insanlar anadan doğmuş gibi oluyorlar...

SUUDİ ARABİSTAN'DA 2016 YILINDA İDAM EDİLEN Şİİ LİDER Nimr el-Nimr'in  sahabe hakkında Konuşması:





KERBELA'YA GİDERKEN HALİFE İSİMLERİNİ YERE YAZIP ÜSTÜNE BASAN ŞİİLER:




HZ ÖMER'İN KATİLİNİ SEVMELERİ VE YÜCELTMELERİ:







CİNSELLİK YORUMLARI:
Humeyni'nin Tahrirul Vesile adlı kitabından; bu fetvasında humeyni aşağıda altı kırmızıyla çizili bölümde; "11. mesele: eşine dübürden ilişkinin caiz olması, bunun şiddetle mekruh olmasından daha kuvvetli bir görüştür. eğer eşinin rızası yoksa ihtiyaten bunu terk etmelidir." diyor.
12. meselede ise dokuz yaşından küçük eşiyle süt emme çağında olsa bile ona şehvetle dokunup sarılabileceğini söylüyor!




Not: Ferçten cinsel ilişkide bulunmak. Bu hem erkek için ve hem de kadın için haramdır. Sünnet yerine kadar dâhil olması, meni gelmese de haramdır. Farz ihtiyat gereği, sünnet yerinden azı bile dâhil edilmemelidir.(Humeyni ilmihali, hayız halinde yapılmaması gerekenler 450.madde)



SÜNNİ MÜSLÜMANLAR CENNETE GİREMEZ :

Soru-178: Kafama çok takılıyor ve kabullenemiyorum. Deniliyor ki Şiilerden başkası cennete gidemezmiş. Bu şehit olan askerler Şii değilse, şehit sayılmazmış. Ben de Şii’yim, Ehlibeyt dostuyum, ama nasıl olur da ALLAH’I bilen aynı kıbleye yönelen, aynı PEYGEMBER’İ bilen, aynı hacca giden, ALLAH onların yaptığı ibadetleri görmez mi?...


Cevap-178: Muhterem kardeşim, her insan doğruları öğrenme ve onlara amel etmekle yükümlüdür. Sırf anadan babadan, çevreden bir şeyleri öğrenip araştırmadan, incelemeden, kısacası aklını kullanmadan ve doğrunun ne olduğuna yakin etmeden devam ederse, Allah katında sorumlu sayılır. Tabi bunlar doğruları araştırıp bulma imkanına sahip olan kimseler içindir. Ama eğer birileri bu imkana sahip olmaz ve bildiklerine de samimi bir şekilde amel ederse, inşallah ki sorumlu olmaz. İslam’da bu gibi insanlara müs’taz’af deniliyor. (http://www.kevsernet.com/s_ve_c/178.htm sitesinden alıntıdır)